24 Mart 2010 Çarşamba

ÇOĞUNA GÖZ DİKEN AZIYLA YETİNİR...

2008 yaz ayları. Piyasa yükşelişi frenlenmeye başladı. Uzmanlık alanım KEYAP'ta kiralık talebi azalmaya ve kiralık yer sayısı artmaya başladı. Anlık olarak 3-4 kiralık yer varken bu sayı 10-12 ye çıktı, kiralama süresi bir ay iken 2-3 aya uzadı. Gayrimenkul yükseliş eğrisinin tepeden aşağıya döndüğünü iyiden iyiye hissediyorum.

Bir yer boşaldı. Güzel bir işyeri, yeri de güzel. Kiracı 8000TL kiradan ile çıktı. Mülk sahibi en azından aynı parayı almak ister. Piyasanın dönüşünü, düşüş başlangıcında olduğumuzu, 7000TL dersek avantajlı görüneceğimizi ama bir kaç ay sonra zaten bu seviyeleri konuşacağımızı anlatmaya çalıştım ama başarılı olamadım. Kendi tabelasını astı.

Benim verdiğim fiyat az gelmişti, piyasayı kendi görmek istiyordu.

Fakat bayram sonrası kur patladı, kiralık yer sayısı 20'ye çıktı. Boşaltan sayısı arttı.

Üzerinden 14 ay geçti. 6100TL ye kiraya verdim.

Sözleşmeden sonra mülk sahibi ile sohpet ederken "geçen sürede ne kaybettin biliyor musun" dedim.

7.000TLx14 ay eder 98.000TL. Gelecek en az 3 yılda kira farkı 800TLx36 ay eder 28.800TL. Kira artış farkları ile yaklaşık 130.000TL.

"Haklısın" dedi, "kapat kapağını."

Yükselen pazar bizim de düşen pazar kimin?

Kıssadan hisse: İlla şu olsun diyen, çoğunu hedefleyen azı ile yetiniyor. Piyasaya uyum göstermek durumundayız. Gayrimenkul Danışmanına kulak vermek durumundayız.

BİZİM İŞİMİZ UZUN SOLUKLU

Kadıköy'de deniz manzaralı çok şık bir gayrimenkul satıyorum. Mülk sahibi de satılsın istiyor. Gelip gideni çok ama bir türlü teklif alamıyoruz.

Bir gün ilanlardan biri aradı, ismi yabancı gelmiyor. Fark ettim ki okul yıllarında gazetelerde bolca yazılarını okuduğum, sevdiğim, saygı duyguğum bir yazar. Sevinçle karşıladım, eşiyle geldi, yer işine çok uygundu, çok sevdiler.

Mülk sahibi fiyat konusunda ısrarcıydı. Ne yaptıysak bütçeleri denk gelmiyordu, az bir eksikleri vardı ama bu şartlarda burayı alamıyacaklardı.

Bir gece düşündüm, ne olur da burayı alabilirlerdi. Kendimce bir çözüm bulmuştum. Sabah erkenden aradım. "Siz burayı almak istiyorsunuz ama bütçeniz denkleşmiyor, gerçekten burayı almak istiyor musunuz". "Heyecanla evet" dedi. "O zaman bana vereceğiniz satış hizmet bedelini mülk sahibine verin" dedim.

Şiddetle itiraz etti. "Sen çok emek verdin, bunu kabul edemem" dedi. "O zaman burayı alamıyacaksınız" dedim. O'nun için de zor bir durumdu. Ben ısrar edince sıkılarak tamam dedi.

Olayın üzerinden bir veya iki ay geçti. Bir gün beni biri aradı. Uluslararası üne sahip bir mimardı. Adımı vermiş. Satılacak bir arsası vardı. Altı ay sonra o arsayı sattığımda, bana vereceği hizmet bedelinin altı katını kazandım.

Ben fedakarlık etmiş, O'nu kazanmıştım. O ise bunun karşılığını iyi bir referans vererek beni ödüllendirmişti.

Kıssadan hisse: Biz uzun soluklu bir iş yapıyoruz. Sabırla doğrularımızı sergilemeliyiz. Çalışkan, bilgili ve dürüst olmalıyız. Belki o an kazanmıyoruz ama hayatta hep kazanıyoruz.

BANA KİRALAMA HİZMET BEDELİ ÖDEMEYEN, MÜLK SAHİBİNE KİRAYI DA ÖDEMEDİ!

İki yıl önce, uzmanlık alanım Keyap'ta bir yer kiraya vermek için çalışıyorum. Bir firma geldi, detayları konuştuk. İşyeri henüz yapılmamış, kiracıya süre vereceğiz, içini yapacak. Şartlar konuşuldu, bir noktaya gelindi.

Mülk sahibi ile buluştuk. Ne dediysem olumsuz karşıladı. Konuşmadan anlaşıldı ki, kendisine bir başka kiracı adayı ulaşmış, şartları konuşmuşlar. O'na vermek istiyor. Fakat aramızda sözleşme olduğu için işin içinden nasıl çıkacağını bilemiyor. "Hizmet bedelimi kiracının ödemesini istemiyorsan, sen ver" dedim. Bakalım dedi, gitti.

Bir kaç gün sonra o dönem Site Başkanı aradı. Kıramıyacağım bir büyüğümüzdü, ricada bulundu.

iki yıl sonra kiracı bir yer satın aldı, çıktı. Mülk sahibi uzun süre kalacak ve içini yapacak diye çok düşük bir kiraya razı olmuş. Başlangıçta verilen taahhütler yerine getirilmemiş. Kira sözleşmesini aralarında yaptıkları için konuşulanlar yazılmamış. 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanunu bilemiyor. Mülk sahibi ile aralarında anlaşmazlık çıktı, davalık oldular.

Kıssadan hisse: Bana kim kiralama hizmet bedeli ödemek istemedi ise, mülk sahibine de kira ödemedi. Çünkü bu bir zihniyet meselesi. Hizmete değer vermeme, ucuzculuk zihniyeti. Bumerang döner, kendini keser.

Bitmedi, devamı var. O kiracı sonradan beni aradı. Bir mülkü için ekspertizlik istedi. Bu olayı unutmuş mu acaba diye düşündüm. Birşey söylemedim, zamanımı vakfettim, bilgimi ve deneyimimi cömertçe sundum, ekspertiz raporu sundum.

Farkettim ki bilgiye yine değer vermiyor. Ben elle tutlur veriler, rayiçler ortaya koysam da kendi bildiğini okuyor. Tamam ama diyor, biz bu fiyatı isteyelim. Ve anlaşılıyor ki, biri ile görüşme halinde, benden doğru fiyatı öğrenmek istiyor. Tamam diyorum, görüşün, inşallah satış gerçekleşir.

Üzerinden bir aya yakın zaman geçiyor. Merak edip geçerken gayrimenkule bakıyorum. Üzerine kocaman tabela asmış. SAHİBİNDEN SATILIK.

Beni arıyor," benim yerle ilgilenmiyorsun" diyor. "Siz" diyorum, "kendi söküğünüzü dikebiliyorsunuz, bana ihtiyacınız yok ki!". "Hem bir alıcı vardı, hem de kendi tabelanızı asmışsınız. Bu şartlar altında benim ilgilenmem mümkün değil. Benim sözleşme yaptığım, sorumlu olduğum portföylerim ve mülk sahiplerim var. Değerli zamanımı onlara vakfediyorum".

Bir projesi varmış, paraya ihtiyacı olmuş, ben bu bölgeyi tanıyormuşum, tabelasını alacakmış, ben tabelamı asacakmışım.

"Size uyar mı bilemem ama bizim çalışma şeklimiz var. Sözleşme yapmadan çalışamam" dedim. Sözleşme yapmazmış. Bölgedeki tüm "Emlakçılar" O'nunla çalışmak istiyormuş, O beni tercih etmiş, ekspertiz yaptığım için beni tercih etmiş.

Kibarca çalışamıyacağımı ifade ettim. "Sen yine bir düşün" diyor.

Kıssadan hisse: Ben danışmanlık almak isteyenlerle çalışabilirim, onlara hizmet verebilirim. Kendi dişini çekmek isteyen çeker. Sonra mikrop kapar, ağrı çeker, kanar. Bunlara da hazırlıklı olsun.

TİCARİ GAYRİMENKUL EKSPERTİZİ VE SATIŞI UZMANLIK İSTER. İŞİN UZMANIYLA ÇALIŞIN!.."

11 Mart 2010 Perşembe

DENİZE TAŞ AT, BİR GÜN SUYUN ÜZERİNDE DURACAKTIR...

İki yıl önce, bir abimiz, bir tanıdığı kişinin adını verdi, gidip görüşmemi istedi. Görüşmeye gittim, büyük bir yerdi, fabrikaydı, artık tesis eskimişti, bölge ticari fonksiyona dönmüştü.

Ekspertiz yaptım ve fiyat hakkında fikrimi söyledim. Çok daha fazlasını istiyorlardı, üzerinde hacizler ve çok sayıda ipotek vardı.

Üzerinden bir yıl geçti. Bir gün bir ekspertizlik firması aradı. Bir gayrimenkul rayici hakkında fikrimi almak istedi. Neresi diye sorduğumda, banka için ekspertiz yaptığını, borcundan dolayı satılacağını söyledi, firma ismini vermek istemedi. Biraz detay aldığımda aynı yer olduğunu anladım. Şaşırmıştım, yine, mülk sahibine verdiğim ekspertiz değerlerimi verdim.

Üzerinden 3 veya 4 ay geçti. Bir muteber inşaat firması sahibi aradı. Heyecan içindeydi, çok önemli bir konuda görüşmek istiyordu ve bunu çok acil yapmak istiyordu. Ofise davet ettim.

Öncelikle bölge, bölgenin geleceği, bölgedeki projeler, rayiçler, potansiyel hakkında bilgi almak istediler. Bilgi ve deneyimlerimi sınırsızca paylaştım. Bana nasıl ulaştıklarını sordum; araştırmışlar, bölgeyi bilen, rayiçleri bilen, pazarlama deneyimi olan, objektif biri olarak referans almışlardı.

Bankadan bir gayrimenkul almak istiyorlardı. Neresi diye sordum, aynı yerdi. Yine şaşırdım. Almak üzere anlaştıkları rakam benim verdiğim rayiç değerdi. Çok güzel bir proje tasarlamışlardı, alım gerçekleşirse ofislerin bir kısmı kiralanacak, bir kısmı satılacaktı ve bu projede satışı ve kiralamayı benim yapmamı istiyorlardı. O gece çok mutlu uyudum.

Fakat bir ay sonra banka problemleri çözülemedi, proje gerçekleşmedi.

İki ay önce bir başka kişi aradı. Bir yer hakkında fiyat sormak istiyordu, proje yapacaklardı ve proje gerçekleşirse benimle çalışmak istiyordu. Neresi diye sordum, yine aynı yerdi. Donup kaldım.

Kıssadan hisse: Bilgi ve deneyimlerimi müşterilerimle sınırsızca paylaşıyorum. Uzun soluklu bir iş yaptığımı düşünüyorum. Eninde sonunda bu örnekte olduğu gibi dönüp dolaşıp bölgeyi iyi bilmenin, doğru çalışmanın sonucunu mutlaka alıyorum.

Ulvi Kocailik RE/MAX Yıldız 11 Mart 2010

BEN AMERİKA'DAYKEN OLDU...

26 Şubat - 5 Mart 2010 tarihleri arsasında Amerika Orlando'da RE/MAX Kongresindeydim.

Organize Sanayi Bölgesinde kiralık fabrika için bir firma aradı. Firmayı önceden tanıyordum. Gidip, yeri gördüler, yeri, Kiralayan Şirket sahibi gösterdi. Aralarında kiralama şartları üzerinden şöyle bir geçmişler.

Kiracı firma yetkilisi e-posta gönderdi, şartların ne olabileceğini sordu. Tekliflerini aldım, yine e-posta olarak Kiracı firma yetkilisine ilettim. Karşı teklifi Kiracı firmaya ilettim.

Kiracı firma yetkilisi e-posta gönderdi, konuşmak istiyordu. Tam o sırada Disneyland Magic Kingdom'da Miki Mouse evi önünde bankta oturuyordum. E-postayı gördüm, hemen aradım. Şartlar üzerinde konuştuk, çözülmesi gereken iki konu vardı. Kapatıp Kiracı firma yetkilisini aradım. İki maddeye takılıp kalmıştık.

Kiracı firma yetkilisine yazmaya karar verdim, maddeleri özetledim. Bu firma olsun veya olmasın bu maddeler hakkında görüşlerimi, kiracı yaklaşımlarını açıkladım. Eğer bu Kiracı adayı ile mutabakata varmaz isek, aynı konuşmaları başka bir adayla yine yapacağımızı, ama zaman kaybedeceğimizi vurguladım.

Bir sonraki gün Kiracı firma ile Kiraya veren firma yetkililerini tekrar bir araya getirdim. Sonrasında iki taraftan da şartlarda anlaştıkları bilgisi geldi. 7000Km uzaktaydım ama, Türkiye'de işimin başındaymışçasına takibimi sürdürüyordum.

Türkiye'ye iki gün sonra döndüm. İlk işim iki tarafı arayıp şartların üzerinden geçmek oldu. Çok yakın olmakla birlikte, şartların tam netleştirilmediğini fark ettim. Son bir tur görüşme ile şartları netleştirdim.

Sonraki gün sözleşme yaptık ve yeri teslim ettik.

Kıssadan hisse: Ben bir Gayrimenkul Danışmanı olarak benden danışmanlık almak isteyenlere yardımcı olabilirim. Ne mutlu bana ki, bu senaryoda, her iki taraf danışmanlığa inanmış kişilerdi ve benim hakemliğime güvenmişlerdi.

Her iki taraftan güzel sözler duymak harikaydı. Hepimiz birbirimize güvenmiştik ve konuşa konuşa herkes için doğru olanı bulmuştuk. Artık fiziksel mesafeler önemli değil, yeterki zihnimiz işin içinde olsun. Son bir söz, demir tavında dövülür, sıcağı sıcağına işi sonuçlandırmak gerekir.

Ulvi Kocailik RE/MAX Yıldız, 11 Mart 2010, İstanbul