24 Mart 2010 Çarşamba

BİZİM İŞİMİZ UZUN SOLUKLU

Kadıköy'de deniz manzaralı çok şık bir gayrimenkul satıyorum. Mülk sahibi de satılsın istiyor. Gelip gideni çok ama bir türlü teklif alamıyoruz.

Bir gün ilanlardan biri aradı, ismi yabancı gelmiyor. Fark ettim ki okul yıllarında gazetelerde bolca yazılarını okuduğum, sevdiğim, saygı duyguğum bir yazar. Sevinçle karşıladım, eşiyle geldi, yer işine çok uygundu, çok sevdiler.

Mülk sahibi fiyat konusunda ısrarcıydı. Ne yaptıysak bütçeleri denk gelmiyordu, az bir eksikleri vardı ama bu şartlarda burayı alamıyacaklardı.

Bir gece düşündüm, ne olur da burayı alabilirlerdi. Kendimce bir çözüm bulmuştum. Sabah erkenden aradım. "Siz burayı almak istiyorsunuz ama bütçeniz denkleşmiyor, gerçekten burayı almak istiyor musunuz". "Heyecanla evet" dedi. "O zaman bana vereceğiniz satış hizmet bedelini mülk sahibine verin" dedim.

Şiddetle itiraz etti. "Sen çok emek verdin, bunu kabul edemem" dedi. "O zaman burayı alamıyacaksınız" dedim. O'nun için de zor bir durumdu. Ben ısrar edince sıkılarak tamam dedi.

Olayın üzerinden bir veya iki ay geçti. Bir gün beni biri aradı. Uluslararası üne sahip bir mimardı. Adımı vermiş. Satılacak bir arsası vardı. Altı ay sonra o arsayı sattığımda, bana vereceği hizmet bedelinin altı katını kazandım.

Ben fedakarlık etmiş, O'nu kazanmıştım. O ise bunun karşılığını iyi bir referans vererek beni ödüllendirmişti.

Kıssadan hisse: Biz uzun soluklu bir iş yapıyoruz. Sabırla doğrularımızı sergilemeliyiz. Çalışkan, bilgili ve dürüst olmalıyız. Belki o an kazanmıyoruz ama hayatta hep kazanıyoruz.

Hiç yorum yok: